GüncelMakaleler

ANALİZ | Enternasyonalizm, Proletaryanın Vazgeçilmez Silahıdır

Bilindiği gibi emperyalist burjuvalar dün olduğu gibi, bugün de fırsat buldukça ulusal, dinsel ve mezhepsel çelişkileri kaşıyarak ezilenlerin birliğini sakatlamaya, birleşik mücadelesini, dayanışmasını engellemeye çalışıyorlar.

Bilindiği gibi kapitalizmin gelişmesiyle birlikte, tarih sahnesinde yerini alan işçi sınıfı aynı zamanda “yaratıcısını yok etme” tarihsel sorumluluğuyla karşı karşıya kalmıştır. Marks ve Engels, Komünist Manifesto’da bu gerçeği yalın şekilde ifade etmektedir. “Burjuvazi yalnız kendini yok edecek silahlar üretmekle kalmamıştır, o, aynı zamanda bu silahları kullanacak insanları da -modern işçileri, proleterleri yaratmıştır.”  Dün olduğu gibi bugün de işçi sınıfı, tarihin en devrimci sınıfı olma niteliğini korumaya devam ediyor.

Emperyalist-kapitalist sistemin, dünyayı tahakküm altına alan baskı ve sömürü düzenine karşı, bütün ülkelerin işçileri, sınıf bilinçli proleterlerinin dayanışması nesnel bir gerçek olduğu kadar, tarihsel bir olgudur da. “Bütün ülkelerin işçileri birleşiniz” şiarı, bu gerçeğin kendisidir. Proletaryanın enternasyonalist niteliğinin somut ifadesidir. Çünkü; proletaryanın burjuvaziye karşı mücadelesi özü itibariyle enternasyonalisttir.

İşçi sınıfının ve ezilen dünya halklarının lehine tarihin çarkını ileriye doğru döndürme mücadelesinde, Marksizm-Leninizm-Maoizm’in temel silahlarından biri de proletarya enternasyonalizmidir. Bu silah, tüm gücünü proletaryanın ideolojik birliğinden almaktadır. Hiç şüphesiz enternasyonal bilinç kendiliğinden kazanılamaz. Bunu taşıyacak olan sınıf bilinçli proletaryadır. Dolayısıyla, işçi sınıfının uluslararası dayanışma ve mücadelesi, proleter enternasyonalist bilinçle birleşmediği taktirde kendiliğindencilikten ve düzen sınırları içine hapsolmaktan kurtulamaz.

Yukarda da ifade ettiğimiz gibi proletaryanın burjuvaziye karşı mücadelesi, özü itibarıyla enternasyonalisttir. O halde her proleter hareket, tüm çalışmalarına enternasyonal bilinç ve sorumlulukla yaklaşmak zorundadır.

Bilindiği gibi emperyalist burjuvalar dün olduğu gibi, bugün de fırsat buldukça ulusal, dinsel ve mezhepsel çelişkileri kaşıyarak ezilenlerin birliğini sakatlamaya, birleşik mücadelesini, dayanışmasını engellemeye çalışıyorlar.

Bu nedenle, emperyalistlerle ezilen halkların arasındaki çelişkinin derinleştiği, her ülkede, her bölgede emperyalistlerin “böl-yönet” politikası devreye giriyor. Bu hain politikaları boşa çıkarmanın yolu; “bütün ülkelerin işçileri birleşin” çağrısına uygun devrimci Marksist bir pratiğe yönelmekten geçer. İşçilerin, ezilen ulusların ve dünya halklarının birleşik mücadelesini, dayanışmasını güncel bir görev olarak görmek gerekiyor.

Uluslararası komünist hareketin, 1960 Bildirisi’ndeki şu değerlendirmeleri günümüzde de bazı gerçekleri ve bu gerçeklerin emrettiği görevleri içeriyor: “Amerikan emperyalizmi en büyük uluslararası sömürücü haline gelmiştir. Birleşik Amerika bugün sömürgeciliğin baş dayanağıdır. Amerikan emperyalizmi, saldırganlığın ve savaşın esas gücüdür.”

“Son yılardaki uluslararası gelişmeler Amerikan emperyalizminin, dünya gericiliğinin esas kalesi ve bir uluslararası jandarması olduğunu ve bütün dünya halklarının düşmanı haline geldiğini gösteren birçok yeni kanıt oraya koymuştur.

ABD emperyalizmi saldırganlık ve savaş siyasetini bütün dünyaya dayatıyor. Ancak sonuç, sadece ve sadece dünya halklarının uyanış ve devrimlerini hızlandırmak olacaktır. Amerikan emperyalistleri böylece tüm dünya halklarını karşılarına almış ve onlar tarafından kuşatılmıştır. Uluslararası proletarya birleşebilecek bütün güçleri birleştirebilir. Ve birleştirmelidir de. Düşman kampının iç çelişmelerinden yararlanmalı, Amerikan emperyalistlerine ve onların uşaklarına karşı en geniş birleşik cepheyi kurmalıdır.

Gerçekçi ve doğru olan yol, halkların ve insanlığın kaderini dünya proletaryasının birliği ve mücadelesine, bütün ülkelerdeki halkların birliği ve mücadelesine emanet etmektir.” (Polemik, s.17)

Elbette ki bu değerlendirmeler, belli tarihsel koşullar içinde yapılmıştır. Bu nedenle bu analizler birebir günümüze uyarlanamaz. Burada asıl görülmesi gereken, uluslararası komünist hareketin öngörülerinin süreç içinde nasıl gerçeğe dönüştüğüdür. ABD emperyalizminin başta Vietnam olmak üzere yapmış olduğu işgallere ve saldırganlık politikasına karşı proletaryanın ve ezilen halkların görkemli dayanışmasıdır. Bugün emperyalizmin değiştiğini iddia edenlerin nasıl büyük bir yanılgı içinde olduklarının görülmesidir. Irak’ta, Afganistan’da, Suriye’de ve Libya’da yaratılan yıkımların sorumlusu başta ABD emperyalizmi olmak üzere, diğer emperyalist güçlerin eseri olduğu gerçeğinin anlaşılması gerekir.

 

Göçmenlik Koşullarında Enternasyonal Bilinç

Bu gerçekler anlaşıldıkça, zayıflayan enternasyonal bilince ivme kazandırabilir; ezilen uluslar, dünya halkları arasındaki dayanışmayı geliştirebiliriz. Emperyalizmin dün olduğu gibi bugün de siyasal gericiliğin kalesi olduğu, haksız savaşların kundakçısı olduğunu anlamakta zorlanmayız. Bu bilinç ve kavrayış bize aynı zamanda dünyada esen gericilik dalgasına, faşizme, yaygınlaşan emperyalist silahlanma politikasına karşı, en geniş birleşik mücadele mevzilerini canla başla yaratma görevini koyar. Bu görevlere uygun bir pratik sergilemek için proleter hareketin her bireyinin günlük devrimci çalışmalarına enternasyonalist bir bilinçle yaklaşması gerekir.

Bu gerçeklik içinde proleter hareketin Avrupa ve çeşitli ülkelerde bulunan güçlerine daha özgün ve somut görevler yüklemektedir.

Bu görevler kısaca şu şekilde tanımlanabilir.

– Bulundukları ülkelerde işçi ve emekçilerin demokratik haklarını savunma, faşizm tehlikesine karşı çıkma, emperyalist saldırganlığa karşı ülke halklarıyla birlikte mücadele etme.

– İşçi ve emekçilerin dikkatini emperyalist burjuvaların, sömürge ve yarı sömürge ülkelerde, izlemiş oldukları yıkım ve soygun politikalarına yöneltme.

– Ezilen halkların ve ulusların haklı ve meşru mücadelelerine destek sunmak için birleşebilecek en geniş güçlerle birleşme. Gelişen ırkçılığa, göçmen düşmanlığına karşı ortak bir duruş sergilenmesi için çaba sarf etmek vb…

Şu bir gerçek ki, esas enternasyonal görev ülkemizdeki devrim mücadelesini geliştirmektir. Ancak bunun yanında örneğin emperyalist merkez ülkeleri de dahil olmak üzere bulunduğumuz her ülkede burjuvaziye ve gericiliğe karşı mücadelede atacağımız her adım, kazanacağımız her mevzi hem bulunduğumuz ülkenin hem de dünya halklarının anti-faşist, anti-emperyalist mücadelesine bir katkı sunar. Bu mücadelelere kayıtsız kalınarak devrimcilik yapılamaz, dünya devrimine hizmet edilemez. Bütün ülkelerin işçileri ve ezilen halkların birliği sağlanamaz.

Lenin yoldaşı şu ifadeleri önemlidir: “Her türlü emperyaliste karşı, ileri ülkelerin devrimcileri ile ve bütün ezilen halkları ile ittifak-proletaryanın dış siyaseti işte budur.”

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu