GüncelMakaleler

ANALİZ | Depremin Enkazı Büyük; Kürt Düşmanlığı Sürüyor

AKP’nin Kürt düşmanlığı depremdeki enkazlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. HDP’li belediyelerin iradesini kayyumla gasp eden anlayış, bugün Elazığ’da yaşanan depremde bölge halkının sorunları ve ihtiyaçlarına müdahil olan HDP’nin bölgedeki etki gücünü yok sayarak HDP’yi tecrit etme derdini taşıyor.

24 Ocak günü Elazığ’ın Sivrice ilçe merkezli 6,8 büyüklüğünde meydana gelen depremde 50’nin üzerinde kişi yaşamını yitirirken, bin 600’ü aşkın kişi yaralandığı kayıtlara geçti. Çevre il, ilçe ve köylerinde onlarca ev zarar gördü, birçok köyde hayvanlar telef oldu. Elazığ’da evleri zarar gören ve yıkılan yüzlerce kişi ise çadırlarda, civar cem evlerinde yaşam mücadelesini sürdürmekte.

Bölge halkının işsizlik, göç gibi nedenlerle yaşadıkları geçim sıkıntısı sürerken; deprem sonrası evleri zarar gören, yıkılan, hayvanları telef olan bölge halkının yaşam koşulları daha da zorlaştı.

Tam da böylesi bir dönemde bölge halkının yaşadığı deprem, devlet yetkili kurum ve kuruluşları tarafından bir “fırsat” a çevirdiğine yine tanıklık ediyoruz.

Deprem öncesi yapılan bir dizi ihmalkarlık ve AFAD ve Kızılaya yapılan bağışların ihtiyaç sahiplerinin belirli bir kesime ulaştırıldığı gerçekliği, devlet kurumlarının sorumluluğunu sorgulatır hale gelmiş olup,  artık “güven” kalmamıştır. Yıllardır yoksul ve emekçi halktan aldığı vergilerle beslenerek saraylarda zevk ve sefa süren AKP’nin “dayanışma ve yardım” çağrısı artık teşhir olduğuna tanıklık ediyoruz. Devletin topladığı “deprem vergileri”nin nereye gittiği, bunca yıldır hangi ihtiyaçları karşıladığı soruları sosyal medyada yankılandı. Yaklaşık 17 yıldır toplanan deprem vergilerinin akıbetini soran, Kızılay ve AFAD’ın deprem fırsatçılığını eleştirenlere yönelik sosyal medyada paylaşımda bulunanlar İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından hedef gösterilerek tehdit edilmişti. Hemen sonrasında sosyal medyada AKP’yi eleştiren, muhalefet eden, aralarında tiyatro sanatçılarının da bulunduğu 50 kişi hakkında soruşma açıldı.

İhmalkarlık ve ayrımcılık yıkıma götürür, dayanışmanın renkliliği ise yaşatır…

Bir yandan “Dilediğiniz kadar gönderebilirsiniz, gün dayanışma günü” diye açıklamalar yapılırken, diğer yanda bölge halkıyla dayanışmada bulunan HDP’nin halkın ihtiyaç ve gereksinimlerini karşılaması devlet yetkililerince engellenmeye devam ediyor.

HDP’nin ilk günden beri deprem bölgesinde olması, AFAD ve Kızılay’ın ulaşmadığı yaklaşık 60 köyde incelemelerde bulunarak halkın ihtiyaç ve gereksinimlerine müdahil olması birilerini rahatsız etmiş olacak ki, HDP’li belediyelerin temel ve acil ihtiyaçları karşılaması engellenmekte, yardımları bölgeye alınmamakta.

2011 yılında Van depremi sonrasında da tanıklık etmiştik. Aynı AKP zihniyeti deprem sonrası bölge halkına ulaştırılan yardımların yüzlercesini engellemiş, bölgede depremzedeler üzerinden yaptığı ayrımcı politikalar Kürt düşmanlığını teşvik etmişti. Sosyal medyaya Van depremi sonrası ırkçılık “Allah Diyarbakır’a da nasip eder inşallah”, “PKK’yle mücadeleye Allah’ın devreye girdiğinin göstergesidir.” söylemleri ile yansımıştı. Bugün ise aynı AKP zihniyeti yine bir deprem sonrası, yapılan ihmalkarlıklardaki sorumluluğunu kapatmak için Kürtlere saldırmaya devam ediyor.

AKP’nin Kürt düşmanlığı depremdeki enkazlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. HDP’li belediyelerin iradesini kayyumla gasp eden anlayış, bugün Elazığ’da yaşanan depremde bölge halkının sorunları ve ihtiyaçlarına müdahil olan HDP’nin bölgedeki etki gücünü yok sayarak HDP’yi tecrit etme derdini taşıyor. AKP’nin faşist uygulamalarının bölgede yansıması halkın çeşitli inaç ve kimliğine yönelik saldırılar olarak dönerken ayrımcılık ve şovenizm körüklenmektedir. Elazığ depremi sonrası Google’da ençok aratılan “Elazığ Kürt mü? sorusuyla, devletin ayrımcı ve ötekileştirici politikalarının toplumdaki bir yansımasını görmekteyiz.

Bir yandan ayrımcı uygulamalar devam ederken aynı zamanda deprem bölgesinde devletin yardım ulaştırmadığı bölgelerde, emek ve demokrasi güçleri alternatif dayanışma ağlarıyla halkın temel ihtiyaçlarını karşılanmakta.

Tıpkı Enkaz altından Suriyeli Mahmud El Osman tarafından kurtarılan, Dürdane Aydın’ın “Biz Suriyelilere taş atıyoruz ya, Mahmut isimli Suriyeli tırnaklarıyla toprağı kazıya kazıya elleri paramparça bizi enkaz altından çıkardı. Ben ölsem asla o çocuğu unutmam.” sözleri dayanışmanın ezilenlerin inceliğindeki halini özetlemekte. Devletin bir depremden yarattığı rançı, ayrımcı söylem ve politikalar karşısında ısrarla dayanışmanın renkliliğini ören, depremzedelerin sorunlarına paydaş olanların mücadelesi sürüyor.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu