GüncelManşet

“Aldığımız görüntüler, gözaltına alınma sebebimiz oldu”

Amed: TC devletinin AKP eliyle T. Kürdistanı’nda Kürt halkına yönelik katliam ve baskı politikaları ile yürüttüğü savaşta, özgür basına yönelik saldırılar da sürüyor. Sokağa çıkma yasağının olduğu bölgelerden gerçekleri yansıtmaya çalışan hemen her gazeteci devlet saldırısı gerçeğiyle yüzyüze.

T. Kürdistanı’nda gazeteci olmak, Azadiya Welat Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Rohat Aktaş’ın Cizîr’de katledilmesi ile somutlandığı üzere can pahasına gerçekleri yazmak demek. Gazetecilere yönelik gözaltı ve tutuklamalar ise bölgede rutinleşmiş durumda, hemen her gazeteci haber takiplerinde darp ediliyor, gözaltına alınıyor ve birçoğu ise Jinha muhabiri Beritan Canözer örneğinde olduğu üzere “fazla heyecanlı olmak” gibi gerekçelerle tutuklanıyor.

28 Şubat günü ise Şirnex’in Hezex ilçesinde, sokağa çıkma yasağının 13. gününde DİHA muhabirleri Ferzen Çatak ve Mahmut Ruvanas ile Azadiya Welat Gazetesi muhabiri Kadri Esen gözaltına alınmıştı. Azadiya Welat Gazetesi muhabiri Kadri Esen, gözaltına alınma ve gözaltı sürecini, Özgür Gelecek gazetesine anlattı.

 

“Özyönetim ilan edilmeyen yerlerde çalışma yürütmemiz zordu”

Sokağa çıkma yasağının 2 hafta öncesinde Hezex’e DİHA muhabirleri ile beraber giden Esen, çalıştıkları süre boyunca özyönetim ilan edilen mahallelerde hiçbir sıkıntı yaşamadıklarını aktararak “Orada direnen halk ve YPS ile YPS Jin güçleri, gazetecilere hiçbir engel çıkarmıyordu. Ama kentin diğer mahallelerinde, yani özyönetim ilan edilmeyen yerlerde çalışma yürütmemiz zordu” dedi.

Bu zorluğun asker ve polisler tarafından yaratıldığını belirten Esen, daha önce de bu mahallelerden birinde polis tarafından gözaltına alındıklarını kaydetti. Bu engellemelerle sürekli olarak karşılaştıklarına ve fotoğraf çekimlerinin bulunduğu hafıza kartlarını saklamak zorunda kaldıklarına dikkat çeken Esen, “Aldığımız görüntüler polisin hedefiydi. Bu nedenle kartlarımızı sürekli saklamak zorundaydık” diyerek bölgede gazetecilere yönelik polisin yaklaşımını aktardı. Bu yaklaşım nedeniyle tek başlarına hareket etmenin dahi zorlaştığını ifade ederek devam eden Esen, akşam saatlerinde dışarıda çekim yapmayı ise “Polisin kurşunlarına hedef olmak demek” şeklinde açıkladı.

Hezex’te gazetecilerin polis kurşunlarına hedef olmamak için duvar kenarlarında haber takibi yapmak zorunda olmasını “Caddenin ortasında ya da başında olmak demek, her an saldırıya maruz kalmak demek” şeklinde ifade eden Esen, sokağa çıkma yasağının başlaması ile bulundukları evden dahi çıkamadıklarını ve burada haber takibi yapmak zorunda kaldıklarını belirtti.

 

Sizin gazeteciler, bizim gazeteciler…

Aldığımız görüntüler, gözaltına alınma sebebimiz oldu” diyerek 28 Şubat günü gözaltına alınmalarının nedenini açıklayan Esen, gözaltında ise sürekli gazetecilik faaliyetlerinin sorgulandığını kaydetti ve şu şekilde devam etti: “Polis tarafından psikolojik olarak çökertilmeye çalışılıyorduk. Özellikle iyi polis ve kötü polis oyunuyla buna yoğunlaşılıyordu.

Esen, “Azadiya Welat’ta çalışıp kendini gazeteci mi zannediyorsun?” gibi cümlelerle çok fazla karşılaşmış. Nisêbîn’de Anadolu Ajansı çalışanlarının YPS ve YPS Jin tarafından gözaltına alınmasına dair söylemlerle de karşılaştıklarını belirten Esen, “ ‘Sizinkiler bizimkiler gözaltına aldılar’ denildi polisler tarafından. Gazeteciliği bile bizimkiler, sizinkiler şeklinde ele alıyorlar” dedi.

 

Gazeteciler polisler tarafından ıssız bir bölgeye bırakıldılar

2 günün sonunda serbest bırakılan gazeteciler, polisler tarafından Hezex’in dışında ıssız bir yere bırakılmışlar. Fotoğraf makineleri ve telefonlarına el konulduğunu ifade eden Esen, “Sağlık muayenemizin ardından bizi ilçe dışına bıraktılar ve telefonlarımız üzerimizde yoktu. Bırakıldığımız yerde de polisler vardı ama kimseyle irtibata geçmemize izin vermediler” dedi. Esen ve arkadaşları, şans eseri avukatlarının aracıyla geçmesi üzerine bölgeden ayrılmışlar.

Esen son olarak ölümden kıl payı nasıl kurtulduklarını anlattı: “Yakınımızda bir köy vardı ve arkadaşlar o köye yürüyebileceğimizi söylüyorlardı. Ancak etrafın ıssız olması ve polislere güvenmemem nedeniyle gitmek istemedim. Avukatımızın aracıyla bölgeden uzaklaşırken birkaç metre ötede konumlanmış zırhlı araç gördük. O köye yürürken zırhlı aracın olduğu yönden gitmiş olacaktık ve muhtemelen öldürülecektik.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu