Güncel

Af Örgütü: Türkiye’de özgürlükler üzerindeki baskılara son verilsin

Uluslararası Af Örgütü’nün (UAÖ) yayınladığı “Fırtınaya Göğüs Germek: Türkiye’deki korku ikliminde insan haklarını savunmak” başlıklı raporda, Türkiye’deki “sistemli” korku iklimine dikkat çekerek, uluslararası toplumu bu korku ve gözdağı ikliminin ortadan kaldırılmasını talep etmeye çağırdı.

 

H. Merkezi: Af Örgütü, “Fırtınaya Göğüs Germek: Türkiye’deki korku ikliminde insan haklarını savunmak” başlıklı bir rapor yayınladı. Raporda, Türkiye’de bir dönem son derece aktif ve bağımsız olan sivil toplumun büyük kısmının devam eden olağanüstü halden ciddi derecede etkilendiği vurgulandı.

 

Kasten ve şistemli bir şekilde sivil toplum dağıtılıyor

Örgütün Avrupa Direktörü Gauri van Gulik, “Gazetecilerin ve aktivistlerin cezaevine konulması manşetlerde yer almış olabilir, ancak Türkiye’deki baskıların toplumun genelinde yarattığı ve derinlere işleyen etkiyi ölçmek zor. Fakat bu yaşanan gerçekliği değiştirmiyor” dedi. Van Gulik, “Türkiye yetkilileri olağanüstü hal bahanesiyle kasten ve sistemli bir şekilde sivil toplumu dağıtıyor, insan hakları savunucularını hapsediyor, dernekleri kapatıyor ve bunaltıcı bir korku iklimi yaratıyor” diye ekledi.

 

İnsan haklarının savunulmasında kırılma yarattı

OHAL’in yedinci kez uzatıldığını hatırlatan rapor, olağanüstü halin yürürlükte olduğu dönemde ifade özgürlüğü, kişi özgürlüğü ve güvenliği ile adil yargılanma hakkının önemli ölçüde yıpratıldığı kaydedildi. “Bu yaşananlar, sağlıklı bir toplumun son savunma hattı olan insan hakları savunucularının çalışmalarında bir kırılmaya neden oldu” denilen raporda, şunlar ifade edildi:

Türkiye çapında kamusal alandaki gösterilere yönelik genel yasaklarla toplanma ve örgütlenme özgürlüğü hakkı kısıtladı. Bu süreçte 100.000’den fazla kişi cezai yargılamalarla karşı karşıya kaldı ve en az 50.000’i tutuklu olarak yargılanıyor. 107.000’den fazla kamu çalışanı bir anda görevlerinden ihraç edildi.”

 

Keyfi gözaltı ve tutuklamalar

Keyfi gözaltılar, tutuklamalar ve yargılamalara dikkat çeken Af Örgütü, “Terörle mücadele yasaları ve darbe girişimi ile ilişkilendirilen asılsız suçlamalar, barışçıl ve meşru muhalefeti hedef almak ve susturmak için kullanılıyor” diye kaydetti. Raporda, “Önde gelen gazeteciler, akademisyenler, insan hakları savunucuları ve diğer sivil toplum aktörleri keyfi gözaltılarla, tutuklamalarla ve yargılamalarla karşı karşıya kalabiliyor. Adil olmayan yargılamalar sonucu suçlu bulundukları taktirde ise uzun süreli hapis cezalarına mahkum edilebiliyorlar” ifadeleri yer aldı.

 

Amaç korku iklimini muhafaza etmek

Uluslararası Af Örgütü’ne konuşan insan hakları savunucusu Dr. Şebnem Korur Fincancı ise, tutuklanma ihtimaline karşı evde küçük bir çantasını hep hazır bulundurduğunu söyledi. İnsan Hakları Derneği Genel Sekreteri Osman İşçi ise, “Amaç, korku iklimini muhafaza etmek. Polis tarafından gözaltına alındığınızda aileniz için çok korkuyorsunuz. Hepimiz korkuyoruz… Bu durum keyfi, öngörülebilir değil, etkin bir biçimde itiraz edemediğimiz için de cezasızlık söz konusu” şeklinde konuştu.

 

Muhalefete gözdağı

Muhalefete yönelik baskıların, ifade özgürlüğü üzerinde ülke çapında ürkütücü bir etkisi olduğu tespitinin yapıldığı raporda, avukat ve insan hakları savunucusu Eren Keskin de bu baskıdan en çok etkilenenlerden biri olduğuna dikkat çekti. Hapis cezalarıyla ilgili temyiz kararlarını bekleyen Keskin, “Görüşlerimi özgürce ifade etmeye çalışıyorum ama herhangi bir şey söylemeden ya da yazmadan önce iki kere düşünmem gerektiğinin oldukça farkındayım” diyor.

 

Efrîn işgalini eleştirenlere yönelik baskılar

Türk devletinin Efrîn’e yönelik işgal saldırılarını eleştirenlere yönelik baskılara da yer verilen raporda, bu nedenle yüzlerce kişinin hedef alındığını kaydetti. İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre 26 Şubat itibariyle Efrin’le ilgili olarak 845 kişi sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alındı, 643 kişi adli kovuşturmaya uğradı ve 1.719 adet sosyal medya hesabına yönelik soruşturma başlatıldı.

Af Örgütü şöyle dedi: “Kürtlerle ilgili konularda muhalif görüşlerini ifade eden kişiler Türkiye’de uzun bir süredir kovuşturmalara maruz kalıyor. Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde bulunan Afrin’e yaptığı askeri harekâtı eleştiren kişilerin tutuklanması ve haklarında kovuşturma başlatılması da bu durumun son örneğini teşkil ediyor.” Yine Mart ayında 20’den fazla öğrenci, üniversite kampüsünde düzenlenen savaş karşıtı bir protestoya katıldıkları gerekçesiyle polis tarafından gözaltına alındığını hatırlatan örgüt, “Daha sonra 10 öğrencinin tutuklu yargılanmasına karar verildi” dedi.

 

DKÖ’ler kapatılıyor ve gruplar ötekileştiriliyor

Raporda, topluma yönelik baskılar da yer aldı. Rapora göre olağanüstü hal döneminde 1.300’den fazla demokratik kitle örgütü, “terör” ile bağlantılı oldukları gerekçesiyle tamamen kapatıldı. Af Örgütü, “Kapatılan kuruluşlar arasında cinsel ve toplumsal cinsiyet kimliğine dayalı şiddetten sağ kalanlar, engelliler ve çocuklar gibi grupları desteklemek üzere geçmişte çok önemli çalışmalar yürüten kuruluşlar da bulunuyor” diye hatırlattı.

 

Korku ve gözdağı iklimi ortadan kaldırılmalı

Uluslararası Af Örgütü Avrupa Direktörü Gauri van Gulik, “Türkiye’de olağanüstü önlemler giderek normalleştiriliyor, ancak kişilere ve gruplara yönelik tehlikeli, kasti ve planlı saldırılara rağmen hala harekete geçerek baskılara karşı koyan cesur insanlar var” dedi.

Gulik şöyle noktaladı: “Uluslararası toplum, insan hakları savunucuları ile dayanışma göstermeli ve Türkiye yetkililerine yönelik çağrıda bulunarak sivil toplum üzerindeki sınırlandırmaların kaldırılmasını; özgürlükler üzerindeki baskılara son verilmesini; korku ve gözdağı ikliminin ortadan kaldırılmasını talep etmelidir.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu