Güncel

EMEK | Çalğan: “Bizim Tek Geçim Kaynağımız Tütündür, Sesimizin Duyulmasını İstiyoruz”

"Tutuklu kaldığımız süre boyunca sürekli yukarı bakıp düşünüyorduk “suçumuz ne” diye."

Yetki belgesiz ya da bildirimsiz tütün ticareti yapanların 3 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını öngören düzenleme 1 Temmuz’da yürürlüğe girmiş; Adıyaman ve Malatya’daki tütün üreticileri, söz konusu düzenlemeye yönelik tepkilerini, karayollarını trafiğe kapatarak göstermişlerdi.

Adıyaman ve Malatya’nın ardından Diyarbakır’a sıçrayan eylemlere yoğun saldırı gerçekleştirilmiş ve saldırı sonucunca çok sayıda tütün emekçisi gözaltına alınmıştı.

12 Temmuz günü ise Adıyaman’daki protesto eylemlerine katılan tütün üreticilerinden 10’u ev baskınıyla gözaltına alınıp tutuklanmıştı. Yayılan eylemlerin önünü kesmek adına yapılan tutuklamalarda 10 tütüncü farklı tarihlerde serbest bırakıldı. Biz de Özgür Gelecek gazetesi olarak tutuklanan ve  1 ay sonra tahliye olan tütün üreticilerinden Abuzer Çalğan ile konuştuk.

Merhabalar. Öncelikle şunu soralım, bölgede tütün üreticiliği köylüler için önemli geçim kaynağı. Sizin üretim sorunlarınız ise uzun yıllardır var. Son gelen Yetki Belgesi yasası sizin için ne anlama geliyor?

50 yıldır bu memleketin tek gelir kaynağı tütündür. Burada da üreticilerin en fazla sahip olduğu alan kişi başına beş dönümdür diyebiliriz. Burada tütün ekiyoruz. Yani tütünden hariç herhangi bir şekilde tarım ve hayvancılık bizi kurtarmıyor, ilk olarak onu söyleyeyim. Burada bir süredir kooperatifçilik meselesi dönüyor. Ama bu işe üreticiler değil, yine zenginler el atıyor. Biz bu işe girmeye kalksak bize %64’lük bir vergi payı çıkarıyorlar. Şimdi biz bu vergiyi vermeye kalksak 100 TL’ye satacağımız malı 35 TL’ye satmış olacağız. Ve satacağımız bu malda bizim ne mazotumuzu ne de gübremizi yetecek. Yani düşünün ki biz üreticiler gübre alamayıp ‘davar zibili’ kullanıyoruz.

Onun bile bize maliyeti 3-4 binden aşağı değil. Sonuç olarak bizim bu şekilde tütünden hiçbir gelirimiz olmuyor. Dediğim gibi bizim tütün dışında herhangi bir gelir kaynağımız da yok. Bunun dışında bir de bizim tütün üretimimizi Ticaret Bakanlığı’na bağladılar. Soruyorum tarlada yetişen bir bitkinin Ticaret Bakanlığı ile alakası var mı? Yani bu sanayiye olan bir şey değil, bir sanayi bitkisi değil ama Orman Bakanlığı’ndan alıp Ticaret Bakanlığı’na bağladılar.

Biz istedik ki arkamızda Tarım Bakanlığı dursun, o da olmadı.

Bu duruma karşı üreticilerin kendi seslerini duyurmak adına yaptığı eylemleri sorduk. Polisin anlattığı gibi örgütlenen bir şey olmadığını, çiftçilerin kendi inisiyatifleri ile eylem yaptığını vurgulayan Çalğan şunları söyledi:

“Çelikhan’da tütüncüler seslerini duyurmaya çalıştılar ben de merak edip oraya gitmiştim. İlk olarak orada eylem kararı yoktu ama orada bir toplanma hali olmuştu zaten. Bize orada dediler ki yol kesmişsiniz eylem yapmışsınız. Biz orada sadece sesimizi duyurmak istedik çünkü mağduruz ve biz bunu söyledikten sonra gündem oldu.

Ben de o eylemden sonra gözaltına alınıp tutuklandım.
Gölbaşı cezaevinde bir ay kaldım. Ve hala şu an denetimli serbestlikte bırakıldım ve imza atıyorum.

Kendileri tütünden kar elde edemezken bu işin ticaretini yapanların Çelikhan, Bulam tütünü diye sahte tütün satanların büyük paralar kazandığını ifade eden Çalğan bunun da üreticiler için büyük bir sorun olduğunu söyledi:

Türkiye’nin her tarafında Çelikhan adı altında tütün satıyorlar ama bizim malımızı satmıyorlar. Bunlar hep dışarıdan, Gürcistan ve Bulgaristan’dan getirilen tütünlerdir ve bunları Çelikhan adı altında satıyorlar. Bunu satanlar para kazanıyor. Ama düşünün ki buradaki üreticinin ambarında, ahırında ta geçen seneden kalma tütünü duruyor. Bizim beklentilerimizden biri de Tarım Bakanlığı’nı kontrol altına alıp, bu tütünün satılacak hale getirilmesidir, bir marka haline getirilmesidir.

Bu şekilde de bizim masrafımızı ödeyecek bir satış yapabilmek istiyoruz çünkü buranın zaten şartları zor, kış şartları daha da zor. Dediğim gibi hayvancılık ve tarım da yapamadığımız için bizim tek çözümümüz tütündür. Ama işte devlet şu an suyu da bize parayla veriyor keşke gelip görseniz mağduriyetimizi de anlamış olursunuz.
Şimdi burada devlet bize kooperatifleşmeye yönlendiriyor ama bizim köylüler olarak buna gücümüz yok. Yapabilmemiz için ekonomik olarak güçlü olmamız lazım ama burada kimsenin imkanı yok. Şimdi bunun için bir 20-30 milyon lira para lazım ama bizim köylü olarak böyle bir parayı çıkaracak ekonomik durumumuz yok.

Bu kooperatifin makinasını, yerini, binasını yani bu şeylerin hepsi bizim gücümüzün dışında. Keşke birlik beraberlik durumumuz olsa ve bu imkanları beraber aşabilirsek kendi markamızı da kurardık ama yapamıyoruz. Burada da devletin bize destek verip bahsettiğim şeyleri karşılayabilmesi lazım. Ama devlet diyor ki kooperatiften yüzde 64 vergi alacağım ama siz kooperatifi kendiniz yapacaksınız. Biz bunu yapamıyoruz nasıl yapalım. Tamam gel vergini al ama bize yer göster bina ver.

Biz normalde her şeyimiz hazır muhtarımızla da konuşmuşuz ama işte durumumuz yok ki yapalım. Açıkçası kimsenin güveni de yok bunu yapacak. Bahsettiğim ticaretini yapanlar yapmak istiyor 2 – 3 kişi ona da biz izin vermiyoruz.

Çalğan 10 tütün emekçisinin tutuklandığı dosyaya ilişkin ise şunları söyledi:

Devlet biz gözaltındayken bize dedi ki “Kim bu WhatsApp grupları’nı kurdu, kim linkleri aldı dağıttı” vs. Ben de şunu söylüyorum ki bizim önceden bir eylem hazırlığımızda olmamıştı bir grubumuz vs yoktu. Biz çiftçiler olarak mağduriyetimizi dile getirdik. Ama bize dayattılar işte araçların önünü kestiniz, ambulansın önünü kestiniz, işte provokasyon yaptınız ama bunların hiçbiri olmadı. Pekiyi orada neden ezilen biz olduk? Neden orada durup dururken hapis yattık?

Tutuklandığımız sürede de mağdur kaldık, çoluk çocuğumuz perişan oldu. Keşke bir suçumuz olsaydı da keşke bir şey yapmış olsaydık da o zaman alsaydık (bu cezayı). Tutuklu kaldığımız süre boyunca sürekli yukarı bakıp düşünüyorduk “suçumuz ne” diye. Avukatlar da bize dedi ki sizin yargılanacağınız hiçbir madde yok. Ama hapis yattık.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu