GüncelMakaleler

(VİDEO) ANLATI | Şiir yürekli yoldaşa, Sultan abiye…

Sultan yoldaş bir Partizan olarak Kaypakkaya sevdalısıydı. Kaypakaya’nın şapkasından ilham alıp tüm yaşamı boyunca taktığı şapkası ile meşhurdur.

Güneşe uğurladıklarımızın, kaybettiklerimizin arkasından yazmak zor iş. Nereden, nasıl başlamalı ? diye soruyor insan. Yine de en doğrusu sanırım bir yerden başlamak. Sözcükler yatağını arayan su misali akıp gider nasılsa. Yaşamını bir su damlası sadeliğinde, bilinciyle edindiklerini yüreğine nakış nakış işlemiş bir yoldaştan söz ediyorsan belki işin o kadar da zor değildir.

Sultan yoldaştan bahsediyorum. Esenyurt’un Sultan abisinden, abimizden. Uzun bir süredir bedenini saran hastalığa karşı verdiği zorlu mücadeleyi kaybetti ne yazık ki. Bedeni, iradesinin direncini taşıyamadı. Sultan yoldaş denince insanın aklına zaten ilk gelen şeydir direnç ve umut.

Hastalığının ağırlığına ve bedenini zayıf düşürmesine rağmen umudundan, sevdasından, yoldaşlarına olan sevgisinden ve şiirlerinden bir an olsun vazgeçmedi.

Bakırköy’de Sadi Konuk Devlet Hastanesinde ziyaretine gittiğimizde, dışarıda yoldaşlarla otururken yeğeni aracılığıyla bize gönderdiği, buram buram yoldaş sevgisi kokan şiirlerini nasıl unutabilir insan. Komadan çıktığı, kendini toparladığı anda aklına ilk gelen, kavgaya ve direnişe dair ezberindeki şiirlerini yoldaşları ve dostlarıyla paylaşmak olmuştu.

Ya da yanına gidebilenlere, hasta yatağından söylediği ilk şey, “buraya gelmenize gerek yok siz işinize, gücünüze bakın, beni merak etmeyin”di. Sultan yoldaş böyleydi, kendisinden önce sevdiklerini, yoldaşlarını, dostlarını düşünürdü.

Sultan yoldaş, kalbiyle yaşar, yüreği ile düşünür, sevdası ile yaşar bilinci ile konuşurdu. Ya da hepsinin toplamıydı, hepsinden azar azar kattığı sözcükler dökülürdü ağzından. Bir toplantıda neler yapılacağını tartışırken bir anda güneşe uğurladığı bir yoldaşı aklına gelir, hüzünlenir o anda yoldaşı için yazdığı bir şiiri yüreğinin derinliklerinden gelen bir sesle okurdu.

Onu tanıyanlar için olağan bir durumdu bu!

Dedim ya yüreği ile konuşurdu diye. İki çift laf ettiği, ekmeğini paylaştığı, bir selamını aldığı kişiyle artık bir mazisi olduğuna inanırdı. Hani denir ya “kadir kıymet bilir” diye, bu söz tamda Sultan yoldaş için söylenmiştir sanki. Selam verdiği, sohbetini paylaştığı kimseyi unutmaz asla, artık onunla bir geçmişi, bir hukuku vardır. Bu incelikle, ürkeklikle, saygıyla yaklaşır insana.

Evet şiir okur hem de çok güzel okur. Evet yüreğinde ne varsa dilindedir ancak bir o kadar da politiktir, bilinçlidir. Çevresindeki gelişmeleri, derinden süzer, analiz eder ve halkın o derin önsezileri, birikimiyle kısa, net ve anlamlı sonuçlar çıkarır.

Gözü, kulağı haberlerde, direniş güçlerinin tartışmalarında, yaptıklarındadır. Zulme, baskıya ve sömürüye karşı kalkan her yumruğun, edilen her sözün kıymetini bilir, yanı başındadır. Güçlü bir Kaypakkayacı damardan beslenir lakin mücadelesi bununla sınırlı değildir.

Esenyurt’ta HDP’nin, önceli tüm partilerin değişmeyen misafiridir. Bölgede yurtsever hareketin yarattığı değerlerde azımsanmayacak bir emeği vardır. Sadece o da değil, hangi fikir ve düşünceden olursa olsun, özgürlüğe sevdalı kim varsa kapısı açıktır. Emeğini esirgemez.

Sultan yoldaş, 70 devrimcilerinin beğendiğim, saygı duyduğum ve örnek almaya çalıştığım pek çok niteliğine sahiptir. İnsani değerlere verilen önem, bunun üstüne inşa edilen bir devrimcilik bunun başındadır. Bu dönemin insanlarındaki saflık, kişilik anlamında ki sadelik çok farklıdır. Ekmeğini taştan çıkaran, emeğin ne olduğunu bilen emekçi karakter çok öğreticidir.

Yoldaşın yaşamı Kars’tan İstanbul’a buradan Libya’ya, inşaatlarda işçilik yaparak geçmiştir. İşçilik yaşamına her dönem eşlik eden bir mücadele ve direniş olmuştur. Libya’da ücretleri ödenmeyince direniş örgütlemiş, greve çıkmışlardır. Direnişin önderlerinden biri Sultan yoldaştır. Libya’da partisini arayıp bulmuş, ondan beslenmiş ona güç vermiştir.

Nerede olursa olsun, partisini yoldaşlarını bulur, bulamadığında da direnişçi kimliğinden taviz vermez.

Kars Arpaçay’dan İstanbul Esenyurt’a 40 yıllık bir tarihsel birikimden, geçmişten, yaşanmışlıklardan söz ediyorum. Kolay değil emekle, bedellerle yaratılan koskoca bir ömür. Yaşamı boyunca güneşi fethe çıkan kim varsa, elini ona uzatan bir insandan söz ediyoruz. Böylesi bir yaşamın sonucudur ki cenaze töreninde her düşünceden çok sayıda devrimci, demokrat ve yurtsever orada olmuş onu sahiplenmiştir.

Sultan yoldaşın insani erdemleri sadece yoldaşlarıyla kurduğu ilişkide değil ailesi, akrabaları, köylüleri hatta bölgedeki civar köylerde bile saygı uyandırır. Yoldaş, halkın içinden çıkan onun sözüyle, binlerce yıllık birikiminden süzülüp gelen deyimleriyle, sözleriyle konuşan bir bilgeydi.

Kızıl şafaklara sevdalı bir emektarıdır. Çevresi, dostları ve yoldaşlarının acısını acısı bilen, sevinciyle mutlu olandı. Siz farkında olmadan sıkıntınızı, ihtiyacınızı anlar, incelikle elinden geleni yapardı.

Sultan yoldaş bir Partizan olarak Kaypakkaya sevdalısıydı. Kaypakaya’nın şapkasından ilham alıp tüm yaşamı boyunca taktığı şapkası ile meşhurdur. Sultan abiyi, bir Partizancı olarak, Kaypakkaya şapkası olmadan düşünmek zordur.

Onunla çalışmak, birlikte faaliyet yürütmek büyük bir mutluluktur. Bir kere her sözü senettir. Büyük bir güvenle onunla çalışabilirsiniz. Randevusuna geç kaldıysa mutlak bir şey olmuştur diyebileceğiniz yoldaşlardandır.

Partiyle iç içe geçmiş, dört kuşaklık bir ömür onun ki. Sultan yoldaş, son ana kadar umudundan ve direncinden vazgeçmedi. 1 Mayıs’ta hasta yatağından, zafer işareti ve dövizleriyle verdiği mesajda her şeyi anlatıyor zaten.

Güle güle Sultan yoldaş; seni tanımak, senin sohbetini paylaşmak, yüreğini dinlemek, ona dokunmak,  birlikte mücadele etmek ve yoldaşın olmak benim için büyük bir onurdur! (Bir Yoldaşı)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu